Azadi Kulesi
Azadi Kulesi

Hepimizin hatırladığı Azadi Kulesi, yalnızca Tahran ve İran’ın mimari bir simgesi değil, aynı zamanda mühendislik harikalarıyla dolu karmaşık bir yapıdır. Bu harikalar arasında, Azadi Kule Asansörü’nün anlatacak bir hikayesi var; 1971’lerde dünyanın modern teknolojisinin, yaptırımlar dönemindeki bakım zorluklarının ve modernize edip ayakta kalma çabalarının hikayesi. Bu makale, bu unutulmaz asansörlerin tarihini, teknolojisini ve hikayesini ayrıntılı olarak inceliyor.

Birinci Bölüm: Azadi Kulesi’nin Kısa Bir Biyografisi

Asansörlere değinmeden önce, kulenin kimliğine kısaca bir göz atmak gerekir.

  • Mimar ve tasarımcı: Mühendis Hüseyin Amanat, 1966 yılında ulusal bir yarışmada seçilen tanınmış İranlı mimar.
  • İnşa ve açılış yılı: Kulenin inşasına 1348 güneş yılında (MS 1969) başlandı ve 28 ay aralıksız süren çalışmaların ardından 16 Ekim 1971’de açılışı yapıldı.

Yer seviyesinden toplam 45 metre yüksekliğe sahip olan bu kule, Ahameniş, Sasani ve İslam mimarisinin sanatsal bir birleşimi olup, sembolik beyaz betonu ve turkuaz süslemeleriyle İran’ın en kalıcı çağdaş yapılarından biri haline gelmiştir.

İkinci Bölüm: Azadi Kule Asansörlerinin Doğuşu

Azadi Kule asansörleri, binanın inşasıyla eş zamanlı olarak ve tasarımının ayrılmaz bir parçası olarak monte edilmiş ve hizmete alınmıştır.

  • Kurulum Yılı: 1971
  • Üretici ve Montajcı: Kulenin iki ana asansörünün montajı ve devreye alınması İsviçreli Schindler Group şirketi tarafından gerçekleştirilmiştir. Schindler, dünyanın en saygın ve en büyük asansör ve yürüyen merdiven üreticilerinden biridir ve o dönemde bu şirketin seçilmesi, Azadi Kulesi projesinin uluslararası düzeydeki önemini ve güvenilirliğini göstermektedir.

Öncelik Teknoloji (1970’ler)

Bu asansörlerde kullanılan teknoloji, o dönemin en gelişmişleri arasındaydı.

  • Sistem Tipi: Asansörler, orta ve yüksek katlı binalar için altın standart olarak kabul edilen dişli kutulu motorlu, çekişli tipteydi.
  • Kontrol Sistemi: İlk kontrol sistemi, röle mantık devrelerine dayanıyordu. Mikroişlemcilerin ortaya çıkışından önce kullanılan bu sistemler, hareket mantığını, durmayı, kapıların açılıp kapanmasını ve çağrılara yanıt vermeyi kontrol etmek için düzinelerce elektromekanik röle kullanıyordu. Bu sistemler oldukça güvenilir ancak hantal ve sürekli bakım gerektiriyordu.
  • Benzersiz Özellik: Bu asansörlerin en önemli ve karmaşık mühendislik özelliği, çapraz ve kavisli hareket yollarıdır. Tamamen dikey hareket eden normal asansörlerin aksine, Liberty Tower asansörleri, kulenin eğimli ve kavisli temellerini takip etmek için eğimli ve dikey olmayan bir yolda hareket eder. Bu özellik, özel olarak tasarlanmış raylar, kabin süspansiyonu ve özel hareket ve güvenlik mekanizmaları gerektiriyordu ve Schindler’in uygulaması bir mühendislik başarısı olarak kabul edildi.

Üçüncü Bölüm: Teknik Özellikler ve Seyahat Güzergahı

Azadi Kulesi, ziyaretçileri taşımak için iki ana asansöre sahiptir ve özellikleri aşağıdaki gibidir:

  • Sayı: Kulenin doğu ve batı kenarlarında 2 simetrik asansör bulunmaktadır. (Kuzey ve güney kenarlarında asansör bulunmamaktadır.)
  • Kapasite: Her kabin 7 kişiliktir.
  • Seyahat Güzergahı: Bu asansörler, kulenin 45 metrelik tüm güzergahını kat etmemektedir. Seyahat güzergahı aşağıdaki gibidir:
  1. Başlangıç ​​Noktası: Meydandan daha alçak bir yükseklikte bulunan alt kat (müze ve salonlar).
  2. Bitiş Noktası: Kulenin doğu ve batı kenarlarında birer asansör bulunmaktadır, ancak bu asansörler doğrudan kulenin tepesine çıkmaz. Bu asansörlerin her biri kulenin ortasına çıkar. Ortada asansörden inip aynı kenarda bulunan ve kulenin dördüncü katına çıkan başka bir asansöre binmeniz gerekir. Orada asansörden indiğinizde Azadi Kulesi’nin çatısına sadece bir kat uzaklıkta olursunuz.

Devam eden rota: Asansörden çatıya ulaşmadan önce inen ziyaretçiler, en üst kata ve kulenin 39,5 metre yüksekliğindeki açık gözlem güvertesine ulaşmak için birkaç merdiven çıkmak zorundadır. Bu tasarım, kulenin üst kısmının özel mimari formundan ve asansörlerin çapraz yolunun sonuna kadar uzatılamamasından kaynaklanmaktadır.

○ Hız: Bu asansörlerin hızının saniyede yaklaşık 2,5 metre olduğu tahmin edilmektedir. Çapraz hareket, yolculara farklı bir ivme ve hız hissi verir.

Dördüncü Bölüm: Azadi Kulesi asansörünün iniş çıkışları; zirveden aşınma ve yıpranmaya ve yeniden inşaya

Azadi Kulesi asansörlerinin hikâyesi, İran’ın çağdaş tarihinin bir aynasıdır.

Altın Çağ (1970 – 1980’lerin sonu)

İlk yıllarda, bu asansörler modern teknolojinin bir sembolü olarak ve düzenli servis ve bakımla (muhtemelen Schindler şirketinin veya temsilcilerinin gözetiminde) ziyaretçilere mümkün olan en iyi şekilde hizmet vermişlerdir.

Aşınma, Yıpranma ve Zorluk Dönemi (1990’ler ve 2000’ler)

Devrim, dayatılan savaş ve uluslararası yaptırımların yoğunlaşmasıyla birlikte Schindler gibi büyük şirketlerle iletişim kesildi. Bu durum, asansörlerin bakım ve onarımında ciddi zorluklara yol açtı:

  1. Temel yedek parçalara erişim eksikliği: Schindler tarafından üretilen kontrol röleleri, motor parçaları, tel halatlar ve özel güvenlik ekipmanları gibi parçalar kıtlaştı.
  2. Doğal aşınma ve yıpranma: Yirmi yıldan uzun bir süre sonra, mekanik ve elektrikli parçalar ciddi şekilde yıprandı.
  3. Tekrarlayan arızalar: Bu dönemde, art arda gelen çok sayıda arıza ve asansör arızası raporu yayınlandı ve bu durum bazen kulenin bazı bölümlerinin halka kapatılmasına neden oldu. Güvenlik de ciddi bir endişe kaynağı haline geldi.

Büyük Yenileme ve Modernizasyon Projesi (2000’lerin sonu)

Son olarak, asansörler kritik bir duruma ulaştığında, kapsamlı bir yenileme ve modernizasyon projesi gündeme geldi. 2009 yılı civarında başlayan bu proje, İranlı uzmanlar için büyük bir mühendislik zorluğuydu.

  • Proje Müdürü: Bu proje, İranlı asansör uzmanı şirketler tarafından, yerli teknik bilgi ve orijinal şirket dışındaki ülkelerden ithal edilen parçalar kullanılarak yürütülmüştür.
  • Önemli Değişiklikler: Yenileme çalışmaları şunları içermektedir:

Kontrol sisteminin (kontrol paneli) tamamen değiştirilmesi: Eski ve hantal röle sistemleri tamamen kaldırılarak, modern mikroişlemci tabanlı kontrol panelleriyle değiştirilmiştir. Bu yeni sistemler programlanabilirlik, akıllı sorun giderme, daha akıcı hareket (VVVF sürücüler kullanılarak) ve çok daha yüksek güvenlik sağlamıştır.

Kabin Yenileme: Kabinlerin iç dekorasyonu tamamen yenilenmiş ve modernize edilmiştir.

Motor ve süspansiyon değişimi: Motor, şanzıman, tel halatlar ve ilgili sistemler, yeni kontrol sistemiyle uyumlu hale getirilmek üzere tamamen değiştirilmiş veya elden geçirilmiştir.

Güvenlik sistemi iyileştirmeleri: Acil durum frenleri (paraşütler), hız regülatörleri ve diğer güvenlik mekanizmaları, en son teknoloji güvenlik özellikleriyle değiştirilmiştir. Bu yenileme, kulenin can damarını yeniden canlandırmış ve performansını önemli ölçüde artırmış olsa da, benzersiz ve özel bir sistemi koruma zorluğu devam etmektedir.

Sonuç: Sadece bir asansörden daha fazlası, kulenin kimliğinin bir parçası

Azadi Kulesi’nin asansörleri sadece iki basit asansörden ibaret değildir. 1970’lerin mühendisliğinin parlak bir örneği, İran’ın modern teknolojiyle etkileşiminin bir sembolü ve gelecek on yılların zorluklarının bir kanıtıdır. Kulenin beton temelleri boyunca uzanan güzel, çapraz hareketleri, her ziyaretçi için eşsiz bir deneyim ve bu ulusal anıtın cazibesinin bir parçasıdır. Bu asansörlerin hikâyesi, İsviçreli dev Schindler tarafından kurulumundan yaptırımlar sırasında bozulmalarına ve İranlı uzmanlar tarafından restore edilmelerine kadar, Azadi Kulesi’nin çalkantılı tarihinin özetidir. Yarım asır sonra bile, bu asansörler ziyaretçileri başkentin manzarasını seyretmeleri için bu muhteşem yapının kalbine doğru kaldırmaya devam ediyor.

Yorum yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir